Karo Çini'de Değişmez Model Arabesk
İstanbul ile özdeşleştirilen en ünlü karo çini desenlerinden biri Arabesk modeli, tahmin edilebileceği üzere Selanik kökenlidir. İzmir’deki karo çini yaklaşımıyla bu üsluplaşmada oldukça etkileyici olmuştur. Mesela, Fransız karo çini desenlerinde birkaç on yıl içinde, bu akımdan temellenen Art Nouveau akımının etkisi görülmeye başlanacaktır. Barselona’da, karo çini üretimine dair ilk referans, 1857 yılında Butsems & Companyia adlı bir fabrikaya aittir. Barselona stilinde, 1886 yılında kurulan ve İspanyol Art Nouveau tasarımlarıyla bilinen Fortuny & Companyia şirketi önemli rol oynar. Bu şirket, kurduğu atölyelerle bu stilin Latin Amerika’da da yayılmasında da etkili olmuştur.
.jpg)
Barselona stilinde Art Nouveau yanında, Endülüs tarzı geometrik İslam süslemelerinden ilham alan desenler de görülür. Lizbon stili ise daha çok yan yana gelen veya iç içe geçen temel geometrik şekillerden (üçgen, kare, daire) oluşur.İstanbul’da Balat, Beyoğlu, Fener, Galata, Moda, Teşvikiye; İzmir’de Alsancak, Buca, Bornova semtlerinde olmak üzere,erken örnekleri 1860’lara kadar uzanan bir süreçte yapılan ve yıkılmadan günümüze kadar gelebilen eski yapıların önemli bir kısmında karosiman döşemelerin günümüze kadar gelmeyi başarmış örnekleri görülebilir.İstanbul’da da karşılaşılan bu desenler, Lizbon stiline yakındır ve yaygın biçimde kullanılmıştır. Sadece Levanten evlerinde değil, Türk evlerinde de karo çiniler yaygın bir biçimde kullanılmıştır.
Malzemenin ortaya çıkışını takiben Levanten konutlarında yurdumuza giren, ait oldu¤u kültürle bağlarını koparmayan bu toplulukların elinde her türlü kültürel temsilleriyle (dönemin sanat akımlar› vb.) benimsenerek kullanılan ve erken dönemlerinden bu yana ülkemizde de üretilen karo çini malzeme, 1960’lı yıllara kadar popülerliğini korumuştur. Bu dönemde plastik kökenli yeni döşeme malzemelerinin piyasaya çıkışıyla, karo çini atölyeleri kapanmaya başlamıştır.
.jpg)
Bahsedilen en erken örneğin 140 yaşnda olduğu ve kıymetini bilen yapı sahibipleri tarafından sadece Arap sabunu ile silindiği için günümüze kadar neredeyse renklerini hiç yitirmeden gelebilmiş nadir örneklerden biri olduğu düşünülürse, sanat ve zanaatın emekle harmanlandığı bu güzel yapı elemanlarınn gereğince korunması ve yaşatılmasının önemi anlaşılacaktır. Uygun şekilde bakılmadığında kolaylıkla güzelliğini yitiren bu malzemenin tarihi örneklerinin önce Antakya,İzmir ve İstanbul da sonra Türkiye çapındaki dökümü bir an önce çıkartılmalı, önemli örneklerin asıl yerinde korunması mümkün değilse yitirilmemeleri için hiç değilse bir bölümünün yerinden alınarak korunması gibi önlemler alınmalıdır.
.jpg)
